Tekirdağ’da açılan boşanma davasında farklı karar çıktı. GA isimli kadın, 20 yıllık eşinden boşanmak için mahkemeye başvurdu. UA ise evlilik kütüğündeki imzanın bana ait olmadığını söyleyerek evliliğin geçersiz ilan edilmesi için karşı dava açtı. Mahkeme UA’yı haklı buldu ve 20 yıllık evliliğin geçersiz olduğuna karar verdi.
Tekirdağ’ın Kapaklı ilçesinde yaşayan GA isimli kadın, eşi UA’ya 2019 yılında boşanma davası açmak için mahkemeye başvurdu. Karşı dava açan UA, eşinin annesiyle resmi olarak evli olmadıklarını belirtti. iki çocuğu olduğunu ve düğünde hazır bulunmadığını belirterek, evliliğin bulunmadığının tespitini istedi.
Yargılama sonucunda Çerkezköy 2. Aile Mahkemesi, erkek UA’nın açtığı davayı inceleyerek, erkeğin nikah sırasında hazır bulunmadığı, nikahta imza atıldığı anlaşıldığı için davanın kabulüne karar verdi. sicil erkeğe ait değildi, dolayısıyla evliliğin kurucu unsurunun eksik olması nedeniyle evlilik geçersiz ve hükümsüzdü. ” diyerek evliliğin bulunmadığının tespitine karar verdi.
UA’nın avukatı Muhammed Ali Demirci, söz konusu belgeyle ilgili yaşananları şöyle anlattı:
“Müvekkil bize gelip deneyimlerini anlattığında, bunun Türkiye’de benzersiz bir vaka olduğunu daha baştan anladık ve davaya müdahil olduk. Müvekkilin istememesine, zorlanmasına ve kendi isteği ve bilgisi dışında evlilik akdine katılmamasına rağmen Çıldır ilçesinde resmi nikah yapılmış ve kendisine bunun sizin eşiniz olduğu söylenerek nikah kıyılmıştır. Resmi nikahtan yaklaşık 1 ay sonra İstanbul. Evliliğin kurucu unsuru olan kabul taleplerinin resmi görevli önünde beyanı gerçekleşmediği için evlilik baştan yok sayılmıştır. Bu nedenle evliliğin bulunmadığının tespiti için açtığımız dava yerel mahkemece kabul edildi. Belge kapsamında tanıklar dinlenerek Adli Tıp Kurumu tarafından imza incelemesi yapılmış ve bunun sonucunda evlilik kütüğündeki imzanın müvekkile ait olmadığı ortaya çıkmıştır. 24 Ekim’de verilen kararın gerekçesi henüz yazılmadı. Gerekçeli karar yazıldıktan sonra karşı taraf GA’nın avukatları aracılığıyla karara itiraz etmesi mümkün. Ancak kararın hiçbir şekilde değişmeyeceği aşikar” dedi.
